S.S.S.

Sıkça Sorulan Sorular

Diş implantı, eksik dişlerin yerine, titanyumdan üretilmiş yapay köklerin çene kemiğine yerleştirilmesi ve üzerine protez dişlerin sabitlenmesi esasına dayanan modern bir tedavi yöntemidir. İmplantlar, doğal diş kökünü taklit eder; bu sayede hem estetik hem de fonksiyonel olarak gerçek dişe en yakın sonucu verir.

 

Tedavi süreci birkaç aşamadan oluşur: Öncelikle ayrıntılı klinik muayene ve dijital görüntüleme ile çene kemiği yoğunluğu, diş eti sağlığı ve genel ağız yapısı değerlendirilir. Ardından lokal anestezi altında implant yerleştirilir. Bu aşamadan sonra genellikle 2–4 aylık bir iyileşme dönemi gerekir; bu süre kemik ile implantın kaynaşması (osseointegrasyon) için kritiktir. Kaynaşma tamamlandıktan sonra, kişiye özel hazırlanmış abutment ve protez dişler implant üzerine takılır. Doğru bakım ve düzenli diş hekimi kontrolleriyle implantlar 20 yıl ve hatta ömür boyu sorunsuz şekilde kullanılabilir. Tedavi boyunca ve sonrasında sigara kullanımının azaltılması, ağız hijyenine dikkat edilmesi, implantın uzun ömürlü olmasını destekler.

Profesyonel beyazlatma, doğru malzemeler ve uzman hekim gözetiminde yapıldığında diş minesine herhangi bir zarar vermez. Dentalince’de kullanılan beyazlatma ajanları, FDA onaylıdır ve dişin yapısına derinlemesine etki ederek yüzeydeki lekeleri okside eder; bu işlem sırasında mine yapısı korunur.

 

Bununla birlikte internetten temin edilen kontrolsüz ürünler, aşırı hidrojen peroksit içeriği nedeniyle dişlerde hassasiyet, mine aşınması ve diş etlerinde tahrişe yol açabilir. Tedavinin klinikte yapılması bu riskleri ortadan kaldırır. Beyazlatma sonrası ilk 48 saat boyunca kahve, çay, kırmızı şarap ve sigara gibi renklendirici ürünlerden uzak durmak, işlem başarısını artırır. Düzenli diş fırçalama, diş ipi ve rutin kontrollerle sonuçların kalıcılığı 1–3 yıl sürebilir.

Ortodonti tedavisinin süresi hastanın yaşı, diş bozukluğunun derecesi ve seçilen tedavi yöntemine göre değişir. Hafif çapraşıklıklar 6–12 ayda düzelebilirken, karmaşık vakalar 18–30 ay sürebilir. Çocuklarda kemik gelişimi devam ettiği için tedavi genellikle daha hızlı ve başarılı olur; yetişkinlerde ise süreç biraz daha uzun olabilir.

 

Diş teli tedavisi sırasında ağız hijyenine ekstra özen göstermek önemlidir; tel ve braketlerin arasına yiyecek artıkları sıkışabileceğinden düzenli ve dikkatli fırçalama gerekir. Şeffaf plak (Invisalign) gibi modern seçenekler ise estetik kaygıyı azaltır, çünkü plaklar yemek yerken çıkarılabilir ve diş teli görünümü yoktur. Her iki yöntemde de düzenli kontrol randevularına uyum ve hekim tavsiyelerine bağlılık tedavi süresini doğrudan etkiler.

Kanal tedavisi, dişin iç kısmındaki pulpa dokusu iltihaplandığında veya enfekte olduğunda dişi çekmeden kurtarmak için uygulanır. Derin çürükler, tekrarlayan diş işlemleri, dişe alınan darbeler veya çatlaklar, pulpa dokusunun hasar görmesine neden olabilir.

 

Tedavi sırasında hekim, lokal anestezi altında dişin içindeki enfekte dokuyu çıkarır, kök kanallarını özel aletlerle temizler ve dezenfekte eder. Ardından bu kanallar biyouyumlu dolgu materyaliyle doldurularak dişin yeniden şekillendirilmesi sağlanır. Çoğu vakada tedavi tek seansta tamamlanabilir, ancak bazı durumlarda iki veya üç seans gerekebilir. Başarılı bir kanal tedavisi, dişi uzun yıllar sağlıklı bir şekilde ağızda tutar.

Diş eti hastalıklarının en yaygın belirtileri; diş fırçalarken veya kendi kendine oluşan kanama, şişlik, kızarıklık, ağız kokusu ve diş eti çekilmesidir. Bu rahatsızlıklar çoğunlukla diş yüzeyinde biriken bakteri plağı ve diş taşlarından kaynaklanır.

 

Erken dönemde profesyonel diş taşı temizliği ve düzenli ağız bakımı ile sorun kontrol altına alınabilir. Ancak ilerleyen periodontitis vakalarında diş eti ceplerinin derinlemesine temizlenmesi, kök yüzeyinin düzleştirilmesi (küretaj) ve bazen cerrahi müdahale gerekebilir. Tedavi edilmezse diş kaybına kadar ilerleyebilir. Düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanımı ve 6 ayda bir profesyonel temizlik, hastalığın önlenmesinde kritik rol oynar.

Çocukların diş sağlığını korumak, hem süt dişlerinin hem de kalıcı dişlerin sağlıklı gelişimi için çok önemlidir. İlk diş çıktıktan sonra bebek dişlerinin yumuşak bir fırça veya temiz bir bezle temizlenmesi gerekir. 1 yaşından itibaren diş hekimi kontrolleri başlatılmalıdır.

 

Şekerli gıda ve içecek tüketimi sınırlandırılmalı, özellikle gece beslenmesinden sonra diş temizliği ihmal edilmemelidir. Florürlü diş macunu, diş minesini güçlendirir. Süt dişlerinin çürümesi, alttaki kalıcı dişlerin dizilişini olumsuz etkileyebilir, bu nedenle çürük oluşumunu engellemek için fissür örtücü ve flor uygulamaları da önerilir. Erken yaşta kazanılan düzenli fırçalama alışkanlığı, yetişkinlikte diş sağlığının temelini oluşturur.

Diş taşı, diş üzerinde biriken bakteri plağının tükürükteki minerallerle sertleşmesi sonucu oluşur. Diş taşı birikimi, diş eti iltihabı ve ağız kokusuna yol açar. Düzenli diş fırçalama ve diş ipi kullanımı, plak oluşumunu engelleyerek diş taşı riskini azaltır.

 

Ancak tamamen önlenemeyen durumlarda diş taşı mutlaka diş hekimi tarafından ultrasonik cihazlarla temizlenmelidir; evde mekanik olarak temizlemeye çalışmak diş minesine zarar verebilir. Altı ayda bir yapılan profesyonel diş taşı temizliği, hem estetik görünümü hem de diş eti sağlığını korur.

Lazer teknolojisi, diş hekimliğinde hem yumuşak doku hem de sert doku işlemlerinde devrim niteliğindedir. Lazer ile yapılan diş eti şekillendirme, çürük temizleme, aft tedavisi veya diş beyazlatma işlemleri genellikle daha az ağrılıdır ve iyileşme süresi kısadır.

 

Lazer enerjisi, kanamayı minimuma indirir ve çoğu durumda dikiş ihtiyacını ortadan kaldırır. Ayrıca hassasiyet sayesinde çevre dokular korunur. Bu özellikleri, özellikle diş eti estetiği ve diş eti hastalıklarının tedavisinde büyük avantaj sağlar.

Dijital gülüş tasarımı (Digital Smile Design), hastanın yüz ve diş yapısını 3D görüntüleme teknolojisi ile analiz ederek, kişiye en uygun gülüşü önceden planlama imkânı sunan bir yaklaşımdır. Bu sayede hasta, tedavi başlamadan önce elde edilecek sonucu dijital ortamda görebilir.

 

Estetik beklentisi olan, diş diziliminde bozukluk veya diş renginde uyumsuzluk bulunan herkes için uygundur. Zirkonyum kaplama, lamina veneer, diş beyazlatma ve ortodonti gibi tedavilerle birleştirilerek kusursuz ve doğal bir gülüş elde edilir.

Düzenli diş hekimi kontrolleri, diş çürüğü, diş eti hastalıkları ve ağız içi lezyonların erken teşhisinde hayati rol oynar. Çoğu zaman başlangıç aşamasındaki sorunlar belirgin semptom vermez; altı ayda bir yapılan kontrollerle bu sorunlar henüz küçükken tespit edilip kolayca tedavi edilebilir.

 

 

Kontroller sırasında profesyonel diş taşı temizliği, flor uygulaması ve ağız bakım önerileri de sağlanır. Böylece diş ve diş eti sağlığı uzun yıllar korunur, daha kapsamlı ve maliyetli tedavilerin önüne geçilir.

Sıkça Sorulan Sorular